16 Temmuz 2007 Pazartesi

bağımsız bir adaya neden oy vermem?

Ben şu anda 3 tane popüler bağımsız aday biliyorum, bu yazımın kahramanları da bu 3 adaydır.

Üç'üde sol görüşe yakın adaylar. Yani daha çok CHP nin tabanına hitab eden adaylar. Fikirleri ve savunduğu görüşler hakkında hiç bir yorum yapmayacağım. Belkide Dünyanın en iyi görüşüne, belki Türkiye'nin önünü açacak en iyi görüşlere sahiptir. Bilemiyorum..

Ben olayı iyi bildiğim yönümle inceleyeceğim. Yani matematiksel olarak.

Önce Adaylar kimler onları belirtiyim.

İstanbul 1. Bölge Adayı (24 aday) : Ufuk Uras
İstanbul 2. Bölge Adayı (21 Aday): Baskın Oran
Ankara 2. Bölge Adayı (15 Aday): Hulki Cevizoğlu

Kesin rakamları bilmemekle birlikte büyük şehirlerde, 1 kişinin milletvekili seçilebilmesi için 100 binin üzerinde oy alması gerekiyor. Benim senaryoma göre bu rakamı 100 bin kabul edeceğim.

Yani, eğer istanbul 1. bölgedeki bütün seçmenler (2 milyon 400 bin) kendi araralarında anlaşsalar ve içlerinden sadece 100 bin tanesi Ufuk Uras'a oy verse hiç sorun yok, hiç bir oyumuz boşa gitmeyecektir. Ama buna imkan olmadığını sanırım herkes biliyordur.

Peki, 100 bin yerine 90 bin oy çıkarsa ne olur. Ufuk Uras seçilemez ama 90 bin oyda boşa gider. CHP bir vekil daha çıkarabilecekken çıkaramayabilir.

Gördüğünüz gibi, çok az bir farkla 1 vekil daha çıkaramamış olacaktır.

Şimdi daha kötü bir olasılığı açıklamak istiyorum.
Diyelimki, CHP nin bütün seçmenleri Ufuk Urası çok beğendi ve hepsi de oylarını ona verdi. O zaman ne olur biliyormusunuz? CHP'den 20 tane vekil çıkarabilecekken sadece 1 tane bağımsız vekil çıkarılabilecektir.

Diğer 19 tanesini kendi elimizle AKP'ye hediye etmiş oluruz. 2.000.000 seçmen 20 vekil çıkarabilecekken sadece 1 vekil çıkaracaktır.Böylece aslında çok oy verdiğimiz halde tek bir vekille temsil edilecek,Meclis'teki sesimizi duyuracak vekil sayımız azalacaktır.

Belkide, bu üç seçim bölgesinden 30 tane vekil çıkaracakken sadece 3 tane çıkacak.
Diğer 27 tanesi büyük bir olasılıkla AKP den seçilecek.

Gördüğünüz gibi görüşleri ne kadar size uyarsa uysun, 30 tane vekil seçebilecekken sadece 3 tane seçebileceğiz. Bu 3 kişinin görüşleri de hayata geçmediği sürece hiç bir işimize yaramayacaktır.

Konuya, bir başka açıdan bakalım bu 3 değerli adayımızda hep, Türkiye'nin en çok seçmenin olduğu yerden adaylar. 2 tanesi aynı bölgeden aday bile değil, çünkü yukarıda bahsettiğim nedenler kendilerini de etkileyecektir. CHP nin 1 tane vekil çıkarabileceği yerlerden aday olmuyorlar, neden ?
ÇÜNKÜ BENCİL DAVRANIYORLAR.

11 Temmuz 2007 Çarşamba

Hakan Şükür ve Deniz Baykal

Arkadaşlarla birlikte, Koredeki Dünya Kupası maçlarımızdan birisini izliyorduk. Hangi maç olduğunu hatırlamıyorum ama Hakan'ın bolca hata yaptığı maçlardan birisiydi.

Çok önemli ataklarımızdan birisi, yaptığımız hata yüzünden boşa gitmişti. Maçı izleyen bir abimiz de, Hakan Şüküre bağırıp çağırmaya başladı. Ya ne oluyor, hatayı Hakan yapmadı gibi bir şeyler geveledik. Bize verdiği cevap, olsun ben yinede ona (Hakana) kızıyım dedi. Neyse hep birlikte güldük, hoş bir maç olmuştu.

Neden anlattım bunları? Çünkü siyasettede ne olursa olsun Baykal'a kızmayı alışkanlık haline getirdik. Bu yüzden Hakan ve Baykal'ın durumunu birbirine çok benzetirim.

Tek bir farkla:
Hakan Şüküre tam 109 kez verdiğimiz şansı Baykal'a 1 kez bile vermedik.

20 Mayıs 2007 Pazar

Neden Ömer Hayyam ?

Ömer Hayyam'ı güzel dörtlüklerinden tanırız. Hayyam'ı örnek alma nedenim bundan dolayı değil, bir başka nedeni var.

Amin Maalouf, Semerkant adlı kitabını büyük bir keyifle okuduktan sonra o dönemle şu andaki dönemin bir birine ne kadar benzediğini, hatta Dünyadaki şu andaki düzenin temellerinin orada atıldığını düşünmeye başladım.

Ömer Hayyam, 11. yüzyılda Semerkant'da yaşar. Aynı zamanda Büyük Selçuklu Veziri Nizam-ül Mülk'üde bu dönemde yaşamaktadır. Vezir, o döneme göre çok iyi bir devlet sistemi kurmuştur.
Bu dönemde, Hasan Sabbah adında biri daha yaşamaktadır, kendisine ölümüne bağlı insanlar yetiştiren gizli bir örgüt kurmuştur. Belkide ilk intihar eylemcileri bu zamanda yetişmiştir. Bu üç kişi birbirini tanımaktadır. Vezir ve Hasan Sabbah birbirinden nefret eder, ama her ikisi de Hayyam'ı çok sever ve ikiside Hayyamı yanında görmek ister..

Evet bir tarafta devleti temsilen Nizam-ül Mülk var, bir tarafta onu sürekli yıkmak isteyen örgütü temsilen Hasan Sabbah var. Bu iki düşmanın dost olmak istediği Hayyam var. Hayyam'ın tek derdi ise, gölge etmeseler dünyanın en mutlu insanı olacak. Hayyam kimi mi temsili ediyor? Elbette Halkı.

19 Mayıs 2007 Cumartesi

Neden 6.His ?

Herkesin bildiği 6.hissin, biraz mistik bir yanı ve geleceği görmek gibi çok iddialı bir tanımı var. Burda bahsedeceğim 6.hissin ise böyle iddialı bir tanımı yok, ama yaptığı işler diğerinden daha iddialıdır. Çünkü gerçeklerle uğraşır.

Evet, bu 6.his AKIL dır. İnsanlığın bu noktaya kadar gelmesini sağlayan akıl dan bahsediyorum.



Ancak elinizdeki verilerden faydalanarak ve aklınızı kullarak geleceği okuyabilirsiniz. Bundan sonra isterseniz, 6.hissimle yaptım diyebilirsiniz:)


Mistik olan 6.hisse hiç güvenmeyin, ama aklınıza her zaman güvenin ve hep onunla hareket edin.


Bazen insanlar, inançları yüzünden Beş duyusuna ve elindeki verilere güvenmez sadece inançları doğrultusunda hareket eder.


Örnekmi ? Bir firma insanların dini duygularını kullanarak bir kere yardım (dolandırma amaçlı)toplayabilir, fakat ikinci kez bunu yapabiliyorsa, bunun tek bir açıklaması vardır. İnançlar aklın önüne geçmiştir artık.

İnancınızın, aklınızın önüne geçmesine izin vermeyin.

Küçük ağacın eğitimi diye bir kitap okumuştum. Tilkileri, kovalayan köpekler tilkinin her zamanki gittiği yere gidiyor, oysa koklama duyularına güvenselerdi tilkiyi bulacaklardı. Çünkü köpeklerin duyguları, duyularının önüne geçmişti. Bunun insanda ki açıklaması ise duyguların aklın önüne geçmesi olarak tanımlayabiliriz.

İnancınız olmasın demiyorum, ama inancınız hiç bir zaman aklınızın önüne geçmesin.